Ana içeriğe atla

sonra istiklalin dudağını öperim

otobüs yolculuğunda herkes uyurken
uyumam ben.
karanlık holde yanan küçük spot ışıklarını sayarım.
dışarıya bakarım.
sonra şöför uyursa kaç kişinin ölebileceğini
düşünürüm.
aslında kendimi düşünürüm daha çok.
içimdekileri düşünürüm
sonra dışa vuramadığım içimdekileri düşünürüm.
sonra dışa vurduğum saçmalıkları düşünür
üzülürüm.
yaptıklarım,
yapmak istediklerim,
yapmak isteyipte yapamadıklarım.
sonra istiklal gelir hatrıma.
beline sarılıp sarhoş sarhoş arşınlarım hayalimde.
bağıra bağıra taksime çıkarken
“acaba ne konuştuğumuzu yanımızdan geçenler duyuyor muydu”
kaygısını taşırım.
sonra kokoreç yerim.
sonra istiklalin dudağını öperim.
sonra boynunu..
sonra yanağını..
sonra…

çok sonra istiklal vücut olur, ben sarhoş halde üzerinde gider gelirim.
istiklal ne güzelsin be.
istiklal sen ne terbiyesizsin be?
en önemliside iyiki varsın be.
midem bulanıyor, yapcak bi’şey yok.fuck..Ekim2010

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sessiz hikaye

Çıplak ayakları ile yürürken toprağın 5 karış altında keyiflenmiycek misin oğlum? Geniş bahçeeye açılan kapının önündeki sofada sabaha karşı uyandığımda çıplak bedenimin ateş gibi yandığını hissediyordum lakin üzerimde ne bir giyecek elbise ne de örtünebileceğim örtü vardı. Gece tüm ağırlığıyla üzerimdeydi ve beni hala bu düşünce sıcak tutuyordu. Ve sen dün gece yanımda başladığın ve sabaha karşı bitirdiğin hikayeni sırtımdan omuzlarıma doğru yazıp bitirmiştin bile. — Siz kızlar bazen öylesine yaptığımız şeylere dahi doğa üstü anlamlar yüklüyorsunuz. Ama bu biz erkeklerin fecii hoşuna gidiyor.

Rüya'da aşka susamak nedir?

Dünya biz varız diye dönüyo olmasın sakın? "Bir gün bir rüya gördüm . İçinde güzel bi kız vardı. Onun gibi bi kız. Rüyaa gibi." dedim. "Yüzümü gülümsettiğin her anın ardından bu rüyadan uyanmamayı diliycem" dedi tam gözlerimin içine bakarak. Sonra "Yüzünü gülümsetmek tek isteğim olsun isterim belki. Belki sende istersin. Kimbilir belki de dünya biz gülümseyelim diye vardır en başından beri. Ve yine kimbilir dünya şimdiye dek bile bile uzak tutmuştur seni benden. "Herşeyde var bi hayır" demişti kapitalist kahin . Doğruydu belki de..

Portakal

Heyecanını hala ilk günkü gibi hatırladığım ilk kısa filmim. Ve en sevdiğim... Yollar aynı adımlar aynı ama hırpaşlanmış benliklerimiz. Sen ve ben farklıyız artık. Ne kaldı ki geriye, merakım boş umutlar çerçevesinde ruhlarımızın ve bedenlerimizin doygunluğunda bu süreçte bitmiyor mu ilişkimiz yavaş yavaş? Fazla konuşamadık o gün telefonda. Sadece "Nerdesin?" diye sorabildim. "Kütüphanedeyim" dedi ve sustu. "İnsanların içinde rahat olamam biliyorsun. İstemiyorum gelmiycem kütüphaneye dışarıda bekliyorum seni" dedim ve kapattım telefonu. Portakal diyordu ya yazar. Ayrıldığımızda bizde işte o portakal gibi olacağız ikiye bölünmüş, akan suyu gözyaşımız olacak yanaklarımızı yakacak,