Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Saat 4:23'tü

Gözlerim sevdiğim kadının belki binlerce kez öpmekten yorulmadığım,  bıkmadığım, her tadışımda farklı duygularla aklımı başımdan alan dudaklarına kaydığında  saat sabaha karşı 4:23’tü.  Üzerinden yarım kelebek ömrü geçtiğinde ise artık boynunda can vermek için çok geçti. Herşey çoktan bencilliğin yavşak rahatlığına kavuşmuş ve yok olmuştu..

insomania(c)

Yakın çağ kahinlerinden biri, bi gün beni birinin arayacağını ve bana kendimin ölüm haberini vereceğini söylediğinde çok gülmüştüm. 2 yıl önceydi. Küçük Park’ın ara sokaklarında ki bi kafe’nin sigortalı falcısı girişte sağdaki masada içerken çok zorlandığım kahvemin fincanına uzun uzun baktıktan sonra bunları söylemişti. O günden kaç gün sonra kadının bu söylediklerini unuttuğumu hatırlamıyorum. Ama bu gün telefonda ki erkek sesi tam da falcının söylediği şeyleri söylüyordu. -Bay Samsa sizi bir ölüm haberi vermek için rahatsız ettim. İsminiz şehrin en güzel caddesinin sağdan ikinci sokağının ıslak kaldırımında ölü bulundu. Ekipler sizi bulduğunda bir elinizde yarısı dolu şarap şişesi, diğer elinizde de sıkıca tuttuğunuz bir saç tokası varmış. O siyah saç tokası neyin nesi bay Samsa? Hem bu ayazda üzerinizde tek gömlekle sabaha karşı dışarıda ne işiniz vardı? -Üzgünüm beyefendi birazdan uyanmam gerekecek ve aradığınız kişi ben olmak istemiyorum, yanlış numara…  dedim ve 

sonra istiklalin dudağını öperim

otobüs yolculuğunda herkes uyurken uyumam ben. karanlık holde yanan küçük spot ışıklarını sayarım. dışarıya bakarım. sonra şöför uyursa kaç kişinin ölebileceğini düşünürüm. aslında kendimi düşünürüm daha çok. içimdekileri düşünürüm sonra dışa vuramadığım içimdekileri düşünürüm. sonra dışa vurduğum saçmalıkları düşünür üzülürüm. yaptıklarım, yapmak istediklerim, yapmak isteyipte yapamadıklarım. sonra istiklal gelir hatrıma. beline sarılıp sarhoş sarhoş arşınlarım hayalimde. bağıra bağıra taksime çıkarken “acaba ne konuştuğumuzu yanımızdan geçenler duyuyor muydu” kaygısını taşırım. sonra kokoreç yerim. sonra istiklalin dudağını öperim. sonra boynunu.. sonra yanağını.. sonra… çok sonra istiklal vücut olur, ben sarhoş halde üzerinde gider gelirim. istiklal ne güzelsin be. istiklal sen ne terbiyesizsin be? en önemliside iyiki varsın be. midem bulanıyor, yapcak bi’şey yok.fuck..Ekim2010

bencillik güzeldir

...oysa dedim hikayeleri çok severim ben, hem daha en güzelini yazmadım bile... Öylece bakıyor ve kalkmaya hazırlanıyordu. Üzme beni nolur hadi yatmaya devam et kollarımda, istediğimde saçlarına dokunmak özgürlüğüm olsun bedeninde. Mahkumiyetim tescillensin çok sonra ve artık boynundan başlayıp tüm vücuduna yazabileceğim hikayemi küçük insanlar da duyabilsin. İki büyük insanın hikayesini... Uyu sen... Bencillik güzeldir lakin güneşin doğuşunu bir ele sımsıkı tutunarak izlemek gibiside yoktur..