Ana içeriğe atla

post-it günlüğü

Ben dün gece parmak uçlarımla öpüşüp yatağıma birşeyler doğurdum. Saçlarım sırtımla öpüşüp boynuma birşeyler doğurdu. İki iklimlik yağdı iindi vakti birinden yaşı anladım, ötekinden teri. Çocuğu hazzın.

İnsanlar ne hissettiklerini söyleyebilmeli. Gerçekte nasıl hissettiklerini. Yabancı birinin ağzına yapıştırdıklarını değil. Onlar için hiçbir anlam ifade etmeyen "Aşk" gibi sözcükleri değil.




Eğilmeyen kırılmaya mahkum hayatta.
Arzularıma gem vuracağım diye çabalamıyorum.Arzulara gem vurmak, ruhumda yayılan sonsuz ışık demetinin rast gele seçilmiş br tanesindeetkin olma arzusudur. Eğer çevremde buna benzer yörüngeler çizmek zorundaysam, yapacağım en doğru şey, hiç harekete geçmeksizin, ağzım hayretten açılmış, büyük düzeni izlemektir sadece ve bu hareketsizliğin kazandıracağı güçten yararlanmak.


-Onun yanında iken unutuyorsun demek beni
-Evet
-Bari ondan daha iyi öpüştüğümü söyle bana
-Bilmem
-Memelerin ne kadar küçükmüş
-Bunu söyleyen ilk kişisin.


Şimdi saatler sessizliğin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ışıl ışıl
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında gecenin
Avutulmamış bir ben kadım. 10 şubat 2010


-Seni seviyorum
-Bu lafı duymak insanın sevdiği birşeyi içerken ilk yudumda aldığı hazza benziyor
-İyi benzetme
-Bi yudum daha alabilir miyim?
-..
-Bide yolluk
-...
-Müptelası olum hanfendi. Haybeden gerçeküstü aşk


Seni Özlüyorum Bitanem


Aşk sonsuz bir şımarma hali. Sonsuza dek sürer mi?
daire 17 ve izmirden geriye kalanlar

Yorumlar

Adsız dedi ki…
heyyy

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sessiz hikaye

Çıplak ayakları ile yürürken toprağın 5 karış altında keyiflenmiycek misin oğlum? Geniş bahçeeye açılan kapının önündeki sofada sabaha karşı uyandığımda çıplak bedenimin ateş gibi yandığını hissediyordum lakin üzerimde ne bir giyecek elbise ne de örtünebileceğim örtü vardı. Gece tüm ağırlığıyla üzerimdeydi ve beni hala bu düşünce sıcak tutuyordu. Ve sen dün gece yanımda başladığın ve sabaha karşı bitirdiğin hikayeni sırtımdan omuzlarıma doğru yazıp bitirmiştin bile. — Siz kızlar bazen öylesine yaptığımız şeylere dahi doğa üstü anlamlar yüklüyorsunuz. Ama bu biz erkeklerin fecii hoşuna gidiyor.

Rüya'da aşka susamak nedir?

Dünya biz varız diye dönüyo olmasın sakın? "Bir gün bir rüya gördüm . İçinde güzel bi kız vardı. Onun gibi bi kız. Rüyaa gibi." dedim. "Yüzümü gülümsettiğin her anın ardından bu rüyadan uyanmamayı diliycem" dedi tam gözlerimin içine bakarak. Sonra "Yüzünü gülümsetmek tek isteğim olsun isterim belki. Belki sende istersin. Kimbilir belki de dünya biz gülümseyelim diye vardır en başından beri. Ve yine kimbilir dünya şimdiye dek bile bile uzak tutmuştur seni benden. "Herşeyde var bi hayır" demişti kapitalist kahin . Doğruydu belki de..

Portakal

Heyecanını hala ilk günkü gibi hatırladığım ilk kısa filmim. Ve en sevdiğim... Yollar aynı adımlar aynı ama hırpaşlanmış benliklerimiz. Sen ve ben farklıyız artık. Ne kaldı ki geriye, merakım boş umutlar çerçevesinde ruhlarımızın ve bedenlerimizin doygunluğunda bu süreçte bitmiyor mu ilişkimiz yavaş yavaş? Fazla konuşamadık o gün telefonda. Sadece "Nerdesin?" diye sorabildim. "Kütüphanedeyim" dedi ve sustu. "İnsanların içinde rahat olamam biliyorsun. İstemiyorum gelmiycem kütüphaneye dışarıda bekliyorum seni" dedim ve kapattım telefonu. Portakal diyordu ya yazar. Ayrıldığımızda bizde işte o portakal gibi olacağız ikiye bölünmüş, akan suyu gözyaşımız olacak yanaklarımızı yakacak,